Teizme –özellikle de monoteist Tanrı tasavvuruna– yöneltilen eleştirilerin başında kötülük problemi gelir. Hemen hemen herkes bu dünyada bir şekilde kötülüğü az ya da çok tecrübe eder. Kötülüğün mevcudiyeti de her şeye kadir, her şeyi bilen ve tümüyle iyi olan Tanrı tasavvuru ile birlikte düşünüldüğünde bir gerilim oluşturur. Teist düşünürler de bu problemi çözüme kavuşturmak –veya en azından mevcut kötülüğün az önce zikrettiğimiz Tanrı anlayışıyla herhangi bir çelişki oluşturmadığını göstermek–…
Read moreTeizme –özellikle de monoteist Tanrı tasavvuruna– yöneltilen eleştirilerin başında kötülük problemi gelir. Hemen hemen herkes bu dünyada bir şekilde kötülüğü az ya da çok tecrübe eder. Kötülüğün mevcudiyeti de her şeye kadir, her şeyi bilen ve tümüyle iyi olan Tanrı tasavvuru ile birlikte düşünüldüğünde bir gerilim oluşturur. Teist düşünürler de bu problemi çözüme kavuşturmak –veya en azından mevcut kötülüğün az önce zikrettiğimiz Tanrı anlayışıyla herhangi bir çelişki oluşturmadığını göstermek– üzere çeşitli açıklamalar sunmuşlardır. Bu kişilerden biri de İngiliz filozof Richard Swinburne’dür. Ahlaki kötülük problemi konusundaki genel uzlaşı özgür irade savunmasının bu probleme açık bir çözüm sunduğu yönündedir. Kötülüğe dair yapılan ayrım bu noktada önem kazanır, çünkü bazı filozoflara göre özgür irade savunması doğal kötülük için kullanılamaz veya ona bir çözüm sunmaz. Bu makalede tam da bu meseleyi müzakere edecek ve özgür iradenin bir şekilde doğal kötülükleri açıklamak üzere genişletilip genişletilemeyeceğini Swinburne’ün doğal kötülüğe sunduğu çözüm önerisi üzerinden ele alacağız. Ancak Swinburne’ün doğal kötülüğe dair açıklamalarına geçmeden önce onun genel olarak kötülük problemine yönelik düşüncelerine kısaca değinecek ve ahlaki problemi çözmek üzere başvurulan özgür irade kavramından ne anladığını da bu makale dahilinde çözümlemeye çalışacağız.